Kırşehir Haber Vakti yazarlarından Zafer Çam ‘Camiler Haftası’ nedeniyle İslam’da geçmişten günümüze camilerin yeri, kullanış amacı ve önemi konularını kaleme aldı.
Önceden camilerin Müslümanların namaz dışında da bir araya geldiği sosyal mekanlar olduğunu dile getiren Çam, günümüzde ise camilerin adeta sadece vakit namazlarında kullanılan devlet daireleri haline getirildiğini yazdı.
İşte Zafer Hocanın, “Peygamber Efendimizin inşa ettirdiği mescitlerin, süslü halıları, avizeleri yoktu, çatıları hurma dalları ile kaplı, tabanı kum ile döşeliydi ama imamı ve cemaati, şu dünyanın bir kere gördüğü, bir daha göremediği derecede kaliteli idi.” sözleri ile camilerin ruhunun ve içinin nasıl boşaltıldığını adeta gözler önüne seren o yazısının tamamı;
” Ülkede haftası olmayan gün gece var mı?
“Camiler haftası” başlamış.
Her şeyden önce cami İslam şehrinin sembol yapıtıdır.
Bu sebeple camiler merkez alınarak şehir onun etrafında örgütlenmiş ve bütün yollar oraya bağlanmıştır.
Camiler bulundukları yere ruh veren yapılardır.
Geçmişte sosyal hayatın tam ortasında yer alan camiler, günümüzde sadece namaz kılmak için kullanılıyor.
Namaz vakitlerinde açılıp kapanan yerlerin ismi camiler.
Bu anlayış öylesine yaygınlaştı ki namaz dışında yapılan uygulamalar zaman zaman tepkilere yol açabiliyor.
Günümüzde camilerin kullanımı nasıl olmalı?
Sadece ibadet mi yapılmalı yoksa sosyal hayatın kabul edilebilir bütün etkinliklerine kapı mı açmalı.
İlk yapıldığı günden itibaren camilerin öncelikli amacı namaz ibadetini topluca yerine getirmek olmakla beraber, camiler aynı zamanda sosyal hayatın merkezinde yer almıştır.
Günümüze kadar gelen uygulamalar sonucunda artık camiler sadece namaz kılınan mekânlar ve namaz haricinde kapılarına kilit vurulan yerler olarak hizmet veriyor.
Ülkenin her yerinde camiler İslam’ın simgesi.
Minareler günün beş vaktinde Allah’ı hatırlatan.
Birlik olmaya, saf olmaya, omuz omuza güç olmaya, ibadete davet ediyor.
Namazlarınız dirilişiniz, camileriniz karargâhınız olsun.
Ülke genelinde Yüz binlerce cami var.
Camiler kimin kontrolünde iktidarların, namaz vaktinde açılıp namaz sonrası kapatılan devlet dairesi gibi.
Camii görevliler burada gerçekten vahyin emirlerinden mi bahsederler.
Yoksa iktidarların ön gördüğü atalar dininden mi?
Kuran okunur kimse anlamaz, namazda saf olunur kimse şuurunda olmaz.
Beş vakitte Fatiha okunur ama yalnız sana kulluk ederiz derler kalplerinde başak ilahları severler.
Camiler Namazların dışında başka hiçbir amaçta kullanılmıyor.
Camiler okul deriz.
Öğrencisi olmayan okul.
Yaşı kemaline ermiş, ömrünü dünyalıklara adamış, emeklilerin ziyaret kapısı camiler.
Gidecek yeri kalmamış evde hadi camiye sesiyle gelen cemaat.
Her hâliyle örneğimiz ve önderimiz olan Peygamber Efendimizin, mescitlere gösterdiği özen gerçekten çok dikkate şayandır.
Kısa bir süreliğine kalacak olduğu yerlerde bile ilk yaptığı icraat, hemen bir mescit inşa etmek olmuştur.
Küba mescidi bunun en güzel örneğidir.
Hicretin hemen başında Medine’ye varınca da yaptığı ilk iş, bir mescit inşa etmiş olmasıdır.
Bu mescit, Müslümanların toplanacakları merkezleri olmuştur.
Mescidi Nebevi, evsizlerin barınağı ve yolcuların sığınağıydı bir okuldu.
Başta ibadetler olmak üzere, ümmeti ilgilendiren her şeyde toplanılan bir merkezdir mescitler.
Efendimizin inşa ettirdiği bu mescitlerin, süslü halıları, avizeleri, tezyinatı yoktu, çatıları hurma dalları ile kaplı, tabanı kum ile döşeliydi ama imamı ve cemaati, şu dünyanın bir kere gördüğü, bir daha göremediği derecede kaliteli idi.
Bizden de aslında beklenen, camilerin çok süslü olması değil, bol ve gerçekten kaliteli cemaat olmaktır.
Dünyada ve ülkemizde Camiler çok gösterişli içi boş, cemaat şuursuz.
Rabbime duam odur ki, her konuda olduğu gibi, cami ve cemaat konusunda da bizlere gerçek Müslüman şuurunu, peygamber ahlakını, Kuran yaşantısını nasip etsin.
Neslimizi ve nefsimizi Allah’ın yolunda, Kuran okulunda, peygamber izinde olmayı nasip etsin. ”